20 Nisan 2009 Pazartesi

Garip

Büyüklerimizden hep dinlerdik Türkiye'nin sahip olduğu yer altı kaynakları ve madenler dünyada 1 numaradır ülkeye de yeter Avrupa'ya da diye. Fakat bir türlü adamakıllı bunu dile getiren önemli bir şahsiyet olmamıştı. Gazeteci Vedat Yerener'in köşesinde yayınlanan bir yazı

Bu yazıyı okuduktan sonra Lozan anlaşması ile ilgili babamın ve dedemin söyledikleri aklıma takıldı.Lozan anlaşmasının gizli maddelerine göre Türkiye yer altı kaynaklarının 500 metre derinlikten sonraki kısmını yerüstü kaynaklarının da 50 mt derinlikten sonra kısmını ancak belli bir miktarda çıkartabiliyor fazlasını çıkartamıyordu. Lozan anlaşmasını İsmet İNÖNÜ imzalamış ve meclis onaylamıştı. İngilizlerin Musul konusundaki ileriye dönük hesaplarının bir parçası olan ve ilerde PKK gibi bir örgütlenme ile doğuda kurulabilecek bir Kürt devleti ile Türkiye’nin güneydoğusuna ilişkin hesapların ,aslında daha kurtuluş savaşı sırasında barış görüşmeleri esnasında bile hala devam ettiği görülmekte idi. Başkaca bir açıklama getiremiyorum çünkü hangi devlet petrol denizi altında yüzdüğü halde kendi petrol ve doğalgazını çıkartmayıp dışarıya muhtaç yaşar ve kendi petrolü rakımdan dolayı olan eğim yüzünden başka bir ülkenin topraklarından çıkartılabilir. Başbakan Erdoğan sık sık 2023 yılından sonra 21.yy Türkiye’nin yüzyılı olacaktır deyip duruyor. Şimdi düşününce bu tarih uluslar arası anlaşmaların 100 yıllık zaman aşım süresinin dolduğu tarih diye aklıma geliyor. Peki neden hiçbir hükümet şimdiye kadar bu petrolleri çıkartmaya ve anlaşmanın bu gizli hükümlerini tanımamaya karar vermedi. Bunu da şuna bağlıyorum Boğazlar sözleşmesinde Türkiye’ye tanınan haklar. Zira Boğazlar sözleşmesi ile Türkiye boğazlar konusunda tek yetkiye sahip ülke oldu ki daha önce bir boğazlar komisyonu boğazları kontrol ediyor ve Türkiye boğazlara asker sokamıyordu.

Peki çeşitli söylentiler olmasına rağmen nasıl bunun gizlenmesi sağlandı.İşte aklıma hemen orda askeriyenin içinden devletin içine kadar çok geniş bir ağa sahip çeşitli dönemlerde değişik isimlerde faaliyetini yürüten ve derin devlet diye anılan şu sıralarda Ergenekon adıyla gündemde olan örgüt tipleri ile bu gizliliğin sağlandığı düşüncesindeyim.Zira bu gizliliği sağlamanın en önemli yollarından ve kesin başvurulmak zorunda kalınan yöntemler illegal yöntemlerdir. Başbakan Erdoğan geçenlerde Karadeniz de üretilen petrol ile 2015 yılından itibaren Türkiye yıllık petrol ihtiyacının %50 sini kendisi üretecek dedi. Aynı zamanda bu miktarın Suriye’nin sınırını oluşturan mayınlı bölgenin temizlenip petrol aramalarının başlatılması ile ve Trakya bölgesindeki petrol aramaları ve Ege denizindeki petrol aramaları ile artabileceğini belirtti. Aynı içerikli haberler Türkiye’de pek çıkmasa da özellikle ABD ve İngiltere basınında geniş yer buldu. Hatta onlar biraz daha ileri gidip 2020 ‘li yıllarda Türkiye’nin petrol ihraç eden ülkeler arasına dahi girebileceğini söylediler. Batman bölgesindeki petrol kuyuları sayısının ve petrol üretiminin iki katına çıkartılması dahi bu dış basındaki haberlerde verildi. Bu verdiğim bilgiler ışığında Sayın Erdoğan ile kavgası olanların amacının ne olduğunu ve suikast endişesi ile güvenlik önlemlerini neden iki katına çıkardığını anlayabilirsiniz. Ayrıca derin devlet denen örgütlenme ile Sayın Erdoğan’ın neden şu sıra bir mücadele içinde olduğunu aslında bu Ergenekon benzeri örgütlerin Türk milletine mi yoksa İngiliz ve ABD’ye mi sütü kapalı bir biçimde hizmet ettiğini değerlendirirsiniz.Yazı şu şekilde dikkatlice okumanızı tavsiye ederim;

GAZETECI VEDAT YENERER´IN YAZISI....
Değerli okurlar, geçenlerde Türkiye-Suriye sınırında uydu verilerine göre petrol denizi olduğu iddiasını yazmıştım. Yazı sonrasında Silopi de madencilik yapan Beşir Yılmaz aradı. Yazacaklarımı lütfen iyi okuyun!...
Beşir Yılmaz telefonda. ´Vedat bey, gelin Silopi´ de Cudi eteklerine sizi götüreyim de petrolü kendi gözünüzle görün!..´diyerek feryat ediyordu.
´Nasıl yani!..´ diye sorduğumda anlatmaya başladı..
´Biz aileden madenciyiz.Irak sınırında yaklaşık 300 km ya da bir başka deyişle yaklaşık 150 milyon ton asfaltit madeni buldum.. Bu madeni bir süre resmi olarak işlettikten sonra devlet 1978 yılında kamulaştırıyoruz´ diyerek el koydu. Rezervin de 50 milyon ton olduğu iddia edildi. Madem asfaltit rezervi az, neden el koyuyorsunuz. Dünyanın neresine giderseniz gidin asfaltit maddesi bulunan her yerin altında petrol vardır. Silopi´nin altı da petrol deniz idir. Yaz aylarında etraftaki ocaklardan resmen petrol akar ve Hezil çayına karışır. Gelin görün! Sadece petrol değil, burada çok zengin uranyum Ve nikel madeni de
var´
- Nereden biliyorsunuz? ´Türkiye´deki analizlere güvenmediğim için madenin her tarafından örnekler alarak Almanya´ya bizzat götürdüm ve analiz yaptırdım. Raporları gönderdim size ( Sonuçlar elimde Yatağan ve Tunç bilek´e göre iki misli rakamlar var)
dünyanın en önemli uranyum madenlerinden birisi buradadır ve aktif haldedir..´
Beşir Yılmaz´ın anlatacak o kadar çok şeyi var ki makineli tüfek gibi art arda sıralıyor.
Ben de zaman zaman araya girip soru soruyorum.
-Petrol olduğunu nereden biliyorsunuz?
´Bu bölgede İngilizler 1967-87de petrol aramışlar. Açılan kuyulardan gökyüzüne doğru 100 metre kadar petrol fışkırmış. Ardından kapatmışlar ve betonlamışlar. Benim madenimin yanında da bu kuyudan var ve vanasını gelin birlikte açalım eğer beton ve cıva basıp tıkamadılarsa bakalım ne kadar petrol fışkıracak. Dönemin köylüleri arasında hâlâ yaşayan görgü tanıkları var ve petrolün 100 metre kadar fışkırdığını görenler var.
´Beşir Yılmaz konuştukça pür dikkat dinlemeye devam ediyorum..´
Vedat Bey, asfaltit maddesi olan her yerde petrol vardır. Eğer petrol yoksa bana neden petrol çıkartma ruhsatı vermiyorlar? Musul ve Kerkük´ ün rakımı 80-100 metre civarındadır. Cudi Dağı´ndaki petrolümüz resmen Irak´a doğru akıyor ve başta İngilizler ve ABD bunu biliyor..´ Beşir Yılmaz bugünlerde Silopi´ ye bile zor gider hale gelmiş.
Devlet kamulaştırılacak diye el koyduğu madeni şimdi Turgay Ciner ´in sahibi olduğu
Park Holding´e devretmiş. Durum böyle olunca, Yılmaz da dava üstüne dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmış. Eğer tekrar el konulursa AIHM´ YE başvuracakmış.
Kısacası madeninin peşini bırakmıyor ama artık bölgedeki aşiret ağaları da onun peşini bırakmaz hale getirilmiş..Bütün dava tutanakları elimde okudukça dehşete kapılıyorum. Şimdi sıkı durun...
Beşir Yılmaz Başbakan Tayyib Erdoğan´ a bu durum üzerine başvurmuş ve dilekçe vermiş dilekçede aynen şöyle yazıyor..
´Bürokrasi ve çeteler milletin hak ve hukukunu aramaktan bezdirmiştir. Televizyonda ve basındaki konuşmalarınızda ´hortumcu çetelerin ve bürokrasinin üstüne gidilecektir diyorsunuz´. Millet buna çok seviniyor. 25 yıldır gasp edilen madenimiz çete ve bürokratların, anayasa, kanunlar ve insan hakları hiçe sayılarak ihale yolu ile peşkeş çekiliyor. Allah´a ve sizin yüksek adaletinize sığınıyorum.´ Beşir Yılmaz devlet tarafından el konulan mallarını ve bunun karşılığında devletin verdiği parayı yazıya eklemiş..
1- 35 km yol yaptım.
2- 500 bin ton hazır çıkarılmış kömürüm var.
3- 3,5 milyon metreküp hafriyat yapılmış.
4- Mazot tankları.
5- Dinamit ambarı.
6- Kantar ve kantar binası.
Resmi olarak bana ait olan ve vergisini ödediği madenimde Bugüne kadar yaptığım işler ve halen bulunan demirbaş ve çıkarılmış maden içinde 5.800.800 TL. (Buna resmen gasp ve devlet terörü denir!)
Beşir Yılmaz Başbakan Erdoğan´a yazdığı dilekçede devam ediyor.
´Bu para halen bankada duruyor. Buna rağmen Türkiye Kömür İşletmeleri ihaleyi adamlarına ve hortumculara peşkeş çekiyor´
Beşir Yılmaz´ ın bu başvurusuna Başbakan Erdoğan bugüne kadar cevap vermemiş.
Beşir Yılmaz´dan al ve ABD bağlantılı şirketlere ver. Uranyum konusu da bir başka skandal. Güneydoğu resmen petrol deniz i üzerinde ve Türkiye ABD Firmalarının peşinde ´bize petrol bul´ diye yalvarıyor... İddialar devam ediyor:6 mühendisin kafaları kesildi.
TPIK diye Türkiye Petrolleri´nin kurduğu bir kurum yurt dışına petrol arama işlerine giriyor ve bugüne kadar milyar dolar zarar ediyor.
Beşir Yılmaz diyor ki: ´Kimin hain kimin işbirlikçi olduğunu anlamak çok kolay!
Eğer bölgede petrol yok ise neden bana petrol çıkartma ruhsatı verilmiyor. Ruhsat verin 800 metreden petrolü çıkartmazsam ben bu ülkeyi terk ederim. MTA yıllar önce sondaj yaptı 480 metrede su bulundu ve ardından delici aletin ucu kırıldığı için sondaja son verildi. Herkes bilir sudan sonra petrol gelir. Biz yerli teknoloji ile 1200 metreye kadar sondaj yapabiliriz kimseye ihtiyacımız yok. İzni versinler siz görün petrol nasıl fışkıracak.
´ Bu görüşmemizden bir gün sonra Beşir Yılmaz tekrar aradı ve Soma´da görevli bir mühendis ile görüşmemi isteyerek telefon numarasını verdi. Adını burada yazmak istemiyor. Mühendis ile görüşmemde daha da çarpıcı gerçekler çıktı ortaya.
Altı ay kadar önce Cudi dağları eteklerinde bulanan 6 insan iskeletinin ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu. Ben de ´bilmiyorum´ dedim. Mühendis ekledi
´Bu iskeletler 18 Yıl önce Cudi Dağı´nda kaybolan 6 Türk petrol mühendisinin iskeletleri. Kafaları kesilerek öldürülmüş..´ Dondum kaldım. Ne diyeyim.Kendisi de mühendis olduğu için yalan söylemiyordur diye düşündüm..Ardından devam etti..
´Vedat Bey Türkiye maden bakımından dünyanın en zengin ülkesi. Siz Ödemiş yakınlarındaki Bozdağ´ın dünyanın en büyük altın rezervi olan dağlarından biri olduğunu
biliyor musunuz? Ama bu madenleri kimse çıkaramaz. Hatta bu konunun üzerine giden
gazeteciler öldürüldü. Uğur Mumcu ve Çetin Emeç´in öldürülmeden kısa bir süre önce bu madenler üzerine gittiğini biliyorsunuz her halde...´ İlgiyle dinledim. O kadar çarpıcı şeyler anlattı ki, yazmaya sayfalar yetmez. İddiaların hepsinin belgeli olduğunu söyleyen bu mühendis, gazete ve televizyon kanallarında hiçbir gazetecinin bu yönde bir haber yapamadığını ve milletin resmen uyutulduğunu örneklerle anlattı. Beşir Yılmaz´a son
sözüm ´ Bana anlattıklarınızı Genelkurmay´´a anlatınız mı?´ oldu. Aldığım cevap da aynen şöyle.
´ Vedat Bey her şeyi belgeleriyle birlikte bir kaç kez askeri büyüklerimize anlattım ama bugüne kadar bir arpa boyu ilerleme kaydedemedik!´. Ne diyeyim, bu milleti korumaya yemin etmiş olanlar utansın!.. Son sözüm: ´AB ve ABD, PKK´´yı boşu boşuna özellikle bu bölgede güçlendirip milletin başına bela etmedi. Bölgeye gelecek barış ortamı Türkiye´´yi ekonomik olarak uçuracak gelişmelere gebedir!..´
İlgili olacağını düşündüğünüz herkese yollayın...önemli!!

12 Nisan 2009 Pazar

İlgililere

Size merak uyandıracak, düşündürecek yazılar ve videolar çok yakında...

Geleceğimiz Ayaklar Altında mı?

   O da nerden çıktı, bu yazan ne? bu görsel ne? amacı ne? Bu sorunun cevabını kesin açıklayamayız fakat düşünmeniz için biraz yardımcı olabiliriz. Ülkemizde bulunan yeraltı kaynakları neler?, ne kadar var?. Varsa da kullanılıyor mu?,  şayet kullanılıyorsa nerede nasıl kullanılıyor? İşte bu ve daha pek çok satırlarca soru var aslında ama kimse sormuyor veya soramıyor. Soranlarda...
   Amacımız sizleri düşündürmek ve bilgilendirmeye çalışmak. Aslında bilgilendirmeye çalışmak cümlesi yanlış olur çünkü bu konu hakkında nedense yazılı belge veya bilgi pek ulaşılabilir değil.
   Diyelim ki siz bu konuyu merak ettiniz ve araştırmak istiyorsunuz. Ülkemizdeki petrol rezervlerini araştırmayı bir kere deneyin. Ne kadar az yada şöyle söyleyelim ne kadar çok satır var? Fakat hiçbiri ispatlanamıyor.
   Bu blog sizi düşündürüyorsa ve birşeyler yapmak için teşvik ediyorsa ne mutlu bize. Ülkemizi seviyorsak, sahip çıkalım, uyanalım, uyandıralım.